Ümit Kıvanç: Mevzu o kadar can acıtıcı ki, izleyen de en azından yerinde kıpırdanmalı
“Çocuk resmi” elbette sanatın bulaştığı her işte büyük mesele. Siyaset de her şeyin sömürüsüne açık alan. Duygu sömürüsüyle herhangi bir işte herhangi bir anlamlı sonuç elde edildiğine ben şahit olmadım. Sadece yapılan işlerin sanatsal değerini düşürür o. Büyük konuşmayayım, ama yaptığım herhangi bir filmde duygu sömürüsü denecek bir şey bulunursa utanırım; bu ancak gaflet veya yanlışlık sonucu olabilir.
Madende çalıştırılan küçüklere gelince... Kapitalizmin dehşetini onlardan daha iyi anlatabilecek figür var mı? Serbest piyasanın nasıl bir yalan olduğunu zihinlere daha iyi kazıyacak görüntü var mı? Hem ben onları duygu sömürüsü yoluna sapmadan, ironiden işte tam da burada yararlanarak, olabildiğince nesnel gerçeklik olarak gösterebildiğimi umuyorum. (O fotoğrafların çoğunu çeken Lewis Wickes Hine’a saygılarımızı yollayalım buradan da.)
Çok basit bunun sebebi. İşte, filmde de göstermeye çalışıyorum, insanlar mecbur bırakılıyor. Bir yörede başka her türlü çalışma imkânını yok ediyor, insanları eğer güvenli bir aylık gelir istiyorlarsa madene inmeye mahkûm ediyorsunuz. Biz kazanın üstüne, ölen işçilerden birinin evine gittiğimizde, ölen işçinin amcası, gazeteci grubunu toplayıp, “Kendi akrabalarını madene alıyorlar, bizim oğlanları almıyorlar, yazın bunu” diye yakınmıştı.
Bu da çok ilginçtir. Filmin ilk versiyonu 2011’de ortaya çıktı. Ta altı sene sonra, 2017’de ilk defa Zonguldak’a davet edildim. Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) ile Eğitim-Sen Zonguldak Şubesi’nin ortak faaliyetiydi. (Bu vesileyle Üzeyir Bey’e buradan selamımı göndereyim.) Makine Mühendisleri Odası salonunda bir gösterim ve söyleşi yaptık. Güzel oldu. Bunun dışında, Zonguldak’ta ya da madencilerin bulunduğu herhangi bir yerde herhangi bir gösterim falan olmadı. Ne oda ne sendika ne dernek...